Hypatia'nın Araştırmacı Ruhu

Araştırmacı bir insanın yazıları

9 Temmuz 2012 Pazartesi

Karantina Altındaki Empati



      İnsanlar neden bu kadar duygusuz? Ya da onlara vurdumduymaz demek daha doğru olur sanırım.Son zamanlarda anladığım bir şey varsa o da bir çok insanın "Empati" kurmaktan kaçınarak yaşadığı.İnsanlar, karşısındaki insanlar için empati kurmazsa daha sorunsuz yaşayabileceğini düşünüyor.Siz ne kadar karşısınızdaki insana kendinizi, kendi derdinizi, onun ile olan derdinizi anlatmaya çalışırsanız çalışın o kişi olaya sadece kendi taktığı at gözlükleri ile bakabiliyor.Bundan da çıkartabileceğimiz sonuç son zamanlarda insanlarda empatisizlik hastalığının moda olduğudur."Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" modunda takılmak işlerine geliyor.

      Bu hastalık yabancı insanlarda olduğu zaman bir nebze olsun katlanılabilir oluyor.Ne de olsa o yabancı kişilikler sizin hayatınızda tam anlamıyla yer eden şahsiyetler değil.Fakat yanıbaşınızda her gün, her zaman gördüğünüz, birlikte yaşadığınız veya en yakın dostunuz ise durum katlanılmaz oluyor.Can Yücel'in de dediği gibi "  …bir insanı herhangi biri kırabilir ama birtek en çok sevdiği acıtırmış. " aynen durum bu noktaya geliyor.Acı çeken, yalnız kalan, hatta tek başına ağlayan taraf siz oluyorsunuz.Karşı tarafta sizin bu üzüntünüzü bu yakalanmış olduğu hastalık sebebiyle görmezden gelirken ,sizin yapabileceğiniz tek şey bu ahval ve şerait içinde dahi metanet göstermekten başka bir şey değildir.Dikkat edin metanet göstereyim derken bu hastalığa yakalanma kolaylığını gösterenlerde olmuyor değil.

      Ben kendimi bu hastalığa yakalanmış olan insanlardan korumak için  bazen karantina altına alıyorum.Şimdi diyeceksiniz ki "iyide sen hasta değilsin ki kendini neden karantina altına alıyorsun?" Evet biliyorum ben hasta değilim ama etrafımda o kadar çok hasta insan var ki onları karantina altına alıp iyileştirmeyi becerebileceğimi zannetmiyorum.Tek ironik çözüm kendinizi karantina altına almak oluyor ne yazık ki.

      Ben karantina altında durumu stabilize etmeye çalışırken sizleri Can Yücel'in şu dizeleri ile baş başa bırakıyorum...

" İnsanlar vardır; çeşit çeşit, tip tip.
Her biri başka bir karaktere sahip.
Görmeli, incelemeli, doğruyu bulmalı.
Her şeyden önemlisi insan, insan olmalı… "


15 yorum:

çok duygunun zararlı olduğu durumları kendimden bilirim.

duygusuz insanlara kızamam bu nedenle, kolay olsa gerek yaşantıları. kendime kızarım ben, böyle durumlarda.

bu karantina fikrini sevdim. tam ayrıntıları bilmiyorum ama, acaba ben de mi katılsam sana?! nasıl karantina altına alınabiliriz? insanlardan kaçarak mı? bu mümkün mü? reçetedeki ilaç adlarını okuyamayan hasta gibi hissettim kendimi.

:)

sevgi ile,
luna.
 
Luna;
Kesinlikle çok duygu insanın başına bela...
Bende kızamadığım için kendimi karantina altına alıyorum ya çünkü ne kadar bir şeyleri izah etmeye çalışsam da anlamayacak beni karşımdaki...

Kendimi eve falan hapsetmiyorum ama kişisel olarak duygu ve düşüncelerimi bir süre açığa vurmamaya çalışıyorum :D Karşında ki birey merak ediyor neden böyle olduğunu...o yüzden konuşman için daha dikkatli davranmaya çalışıyor...her zaman değil ama bir süreliğine..Duygu Karantinasındayım =)

Katılmak isteyeni de seve seve alırım...Çünkü tek başına Karantina çok sıkıcı :D
 
Bence empatisizlik diye bir şey var artık. İnsanlar yapamadığından çok yapmak istemediklerinden empatiye yer vermiyorlar. O yüzden zaman zaman en iyi çözüm insanı kendi kendini karantiye alması en iyisi sanırım.

"Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" diyen insanlar o yılanın bir sonra ki hedefi olacaklarını bilmiyorlar sanırım
 
Modern toplum karmaşıklaştıkça bireyleri daha çok yalnızlığa itiyor. büyük şehir karmaşası ve günlük hayatın da çok yoğun ve uzun süreli olması karşısında insanın her geçen gün paylaşım gücü azalıyor, kendisine, sevdiklerine ve daha öteye gittikçe daha yalnızlaşıyor. Çözüm çemberi kırabilmekte (devletin müdahalesine girmedim bile)
 
Erdi Karadeniz;
Benimle aynı duyguları paylaşmana sevindim :)
Evet çok doğru söylemişsin belki o yılanın bir sonraki hedefi olmayacak, tepkisizliğinin bedelini bir gün mutlaka görecek..
 
Mehmet Bilgehan Merki;
Ne güzel ifade etmişsiniz...modern toplum karmaşıklaştıkça insanların bencilliği de artıyor diyebiliriz sanırım...bu nedenle çevresindeki insanlarla paylaşımları azalıyor...çemberi kırmakta sanırım her yiğidin harcı değil...devletin müdehalesine girersek zaten eminim ortaya bir manas destanı uzunluğunda metin çıkar :)
 
Evet aslında günümüzün en yaygın ve tehlikeli hastalıklarından biri kesinlikle. Ancak şunu ifade etmeliyim ki; bana sorarsan insanların kendilerini karantinaya alıyor olması da pek doğru değil bu aşamada. Globalleşen devletlerin sistematiği, toplumları ister istemez bu hastalığın kucağına atmakta ve bireyler aile bütünlüklerini yada kendilerini korumak adına bu hastalığa bir anlamda da gönüllü olarak atılıyor yada hastalıklı olmak zorunda bırakılıyor. Dün bende sahici martavallar'da bir insanın içsel didişmeleri üzerine yazıyordum. Hastalığın belki de büyük bir bölümü içimizde yaşadığımız fırtınalarla geçiyor ve git gide kimsesizleşiyoruz/kimsesizleştiriliyoruz. Seninde ifade ettiğin gibi Hypatia “metanet” bir süreliğine doğru bir çözüm gibi görünmekle birlikte, aslında içimize atıp durduğumuz obez hazımsızlıklarımızın da bir etkisi olarak bu hastalıkla tanışmamıza neden oluyor.
Sevgiden mahrum bırakılmış bir toplumun bireyleri maalesef saygı ,hoşgörü, empati ve saymakla bitmeyecek kadar çok insansal edinimlerden de kopartılmış oluyor. Bence kendimizi karantinaya almak yerine daha fazla sevmeye gayret edelim, hayır hayır çok çok daha fazla sevmek. Sevginin açamayacağı kapı, yıkamayacağı duvar, yenemeyeceği hastalık yoktur.
Sevgiler, Saygılar.
 
Bencil olduk, cahil olduk, duygusuz olduk empati duygusu aramak akla ziyan burada!
 
karantinaya çook alırım kendimiii. severim, iyi bilirim.
:)

bu arada, umarım bir iki hafta önceki, o bolu günleri, sıkıntıların geçmiştir.
:)
 
geçen gün "empatik misin" diye bi şey duydum ve şey düşündüm

bi S harfi neleri değiştiriyor di mi :)
 
hypatia.
senin filmini izledim yazdım.
agora.
:)
hypatia'nın yaşamı.
:)
 
Ah Can baba ahhh, doğru söyleyeni mezar da bile rahat bırakmıyor bu millet!
 
son cümle için can yücel'in ağzına sağlık!
 
nerelerdesin, yazılarını özlemiştim. daha sık yaz lütfen :)
 
hadi iyiyim deeeee.
:)
 

Yorum Gönder