Hypatia'nın Araştırmacı Ruhu

Araştırmacı bir insanın yazıları

2 Kasım 2011 Çarşamba

Üçü Bir Arada:Kitap-Tiyatro-Sinema

Geçen hafta başında "Guguk Kuşu" adlı tiyatroya gideceğim için kendi kendime bir karar aldım.Bu tiyatroya gitmeden önce kitabını okumalı ve filmini izlemeliyim diye.Hafta içi çarşamba günü kitap bitmişti.Daha sonrasında filmi izlemeliydim fakat aniden tiyatrodan sonra izlemeye karar verdim ve ve planlarımı yavaş ama emin adımlarla uyguladım.İşte sizlere bu müthiş üçlemeyi anlatacağım.

Guguk Kuşu (One Flew Over the Cuckoo's Nest ) 1962 yılında yayımlanmış olup ABD'li yazar Ken Kesey'e aittir.Guguk kuşları kurnaz kuşlar olarakta bilinir.Kendileri kuluçkaya yatmazlar fakat yumurtalarını başka bir kuşun yuvasına bırakırlar.Kitabımızın baş karakteri McMurphy de guguk kuşlarına benzetilmiştir.Kitaptaki guguk kuşumuz bir mahkumdur ve akıl hastası numarası yaparak daha az güvenlik sistemine sahip bir akıl hastanesine, kaçma planını yürürlüğe koymak için gelmiştir.Fakat akıl hastanesinde işlerin hiçte düşündüğü gibi gitmediğini fark eder.Oradaki akıl hastaları ile kurduğu diyaloglar hem kendisini hemde hastaları düşünmeye sevketmiştir.Kısacası kitapta; bir akıl hastahanesi...dışarıdaki toplumun bir kesitimidir?  Deli kimdir? Delileri sistem mi yaratır? Hangimiz deliyiz ya da akıllı? sorularına çarpıcı bir şekilde yaklaşılmıştır.


Kitabın arka kapak yazısı kitabı alırken beni çok etkilemişti;

"Büyük Hemşire, çelik kapıdaki düğmelerden birini çevirerek duvar saatini dilediği hıza ayarlayabiliyor. Kimi zaman canı her şeyi hızlandırmak istiyor; düğmeyi çeviriveriyor. Saatin akrebiyle yelkovanı yarışıyorlar sanki. Paravanalarla örtülü pencerelerde gündüz, gece birbirini kovalıyor. Bu düzmece zamanın geçmesiyle herkes birbirine giriyor. Yarım yamalak tıraş olup kahvaltı masasına balıklama dalıyorsun, daha ağzına bir lokma koymadan öğlen oluyor, ilaç veriliyor, yerinden kalkıp dinlenme odasına giderken akşam zili çalıyor, yatağa giriyorsun, on dakika sonra gene sabah olmuş. Büyük Hemşire herkesin kırılma ya da dağılma noktasına geldiğini görünce, düğmeyi yeniden çeviriyor. Her şey eski hızına dönüyor. Film makinesini olağan hızının on katına çıkarıp perdede herkesin akıl almaz biçimde koşuşmasını izleyen, bir süre sonra bıkan, eski düzeni geri getiren küçük bir çocuğu hatırlatıyor bana Büyük Hemşire'nin bu davranışı.


Guguk Kuşu, günümüz insanının toplumla çelişkilerini ortaya koyan bir roman. Kimin dediği olacak? Toplumun mu, gönlüne göre yaşayanın mı? Bir akıl hastanesindeki özgür ruhlarla disiplin sağlamaya çalışan yönetim arasındaki mücadeleyi olağanüstü bir ustalıkla anlatan Ken Kesey, bu ilk yapıtıyla Amerikan 'karşıt-kültürünün' efsanelerinden biri oldu. Roman 1975 yılında Milos Forman tarafından sinemaya aktarıldığında, başta delişmen dalavereci McMurphy rolüyle şeytani ve karizmatik oyunculuğunun temellerini atan Jack Nicholson ile katı ve sadist ruhunu taş bebek güzelliğinin altında saklayan Büyük Hemşire Ratched'ı canlandıran Louise Fletcher olmak üzere, film 5 Oscar ödülü kazanarak, bir başyapıt haline geldi."
Kitapta beni en çok etkileyen paragraflardan birini paylaşmak istiyorum...McMurphy grup toplantısı sonrası düşüncelerini bir akıl hastası olan arkadaşına aktarmaktadır.

"Tavuklar, aralarından birinin üzerinde kan gördüler mi başına üşüşüp gaga atmaya başlarlar.Sonunda tavuğu param parça ederler gagalarıyla.Kavga sırasında kan,bir ikisine daha bulaşır.İlk zavallının işi bitince, sıra onlara gelir.Bu kez kanlanan üç-dört tavuk daha çıkar.Diğerleri onlara saldırır.Bir iki saat içinde bir kümes dolusu tavuğun öldüğünü görmüşümdür.İnsanı tir tir titreten bir manzaradır.Buna engel olmanın bir yolu var.O da tavukların gözlerini bağlamak.Kanı görmemelerini sağlamak."


Kitabı okuduktan sonra açıkcası bu kadar betimlemeye sahip bir eserin, aynı zamanda dilsiz ve sağır taklidi yapan bir kızılderilinin düşüncelerinden anlatıldığı için acaba nasıl sahneye koyacaklar diye çok düşündüm.Konu akıl hastanesi olunca kişilerin gördükleri hayallerde var.Ama tiyatro beklentilerimin çok çok üstündeydi.Bütün oyuncular çok büyük emek sarfetmişler.Herhalde sahnede en zor canlandırılan karakterlerden birisi deli rolüdür.Çünkü spontan yapılması gereken hareketler vardır.Bu hareketleri yapmak hemde sahnede canlı bir şekilde 2,5 saat yapmak çok zor olmalı diye düşünüyorum.İzlediğim gösterimde McMurphy sizlerinde televizyonlardan tanıyacağınız Barış Falay canlandırmıştı.Kızılderili reis rolünde Engin Benli ve delilerin başı(tabi McMurphy gelmeden önce) Harding'i Aydın Sigalı canlandırmıştı.Hepsi performanslarını sergilerken müthiş derece ter döktüler.Ayakta alkışlanmayı gerçekten hak ediyorlardı.Şimdiye kadar izlediğim oyunların içinde en etkilendiğim oyun olduğunu söyleyebilirim.











1975 yılında çekilmiş olan filmini tiyatrodan sonra pazar günü izledim.Filmde kitabın arka kapağında da bahsedildiği gibi McMurphy rolünü Jack Nicholson canlandırıyor.Rolünü hakkıyla yapmış besbelli :) Haliyle bir sürüde ödül almışlar... Filmini izlerkende kardeşimle oldukça duygulandık...Sonuç olarak bir eseri üç farklı biçimde tatmak benim için farklı bir deneyim oldu.Her birinden ayrı bir tat aldım....Kitap iç dünyaları ile esere bakmamı sağlarken tiyatro canlı canlı yaşamamı sağladı...Filmde mekan çeşitliliği bakımından renk kattı...böylece güzel bir hafta geçirmemi sağladılar...denemediyseniz eğer tavsiye edilir...eminim bende olduğu gibi size de bu üçünü bir arada yapmak farklı bir bakış açınızın olmasını sağlayacaktır.Okuduğunuz için teşekkür ederken bol sanat ve edebiyatlı günler diliyorum......

11 yorum:

yalnızca sinema uyarlamasını deneyimlemiş biri olarak bu üçleme pratiğini hem kıskandım hem de takdir ettim diyebilirim. bu çarpıcı sunum için de teşekkürler.
 
Piktobet;
Güzel düşünceleriniz için teşekkür ederim...elime fırsat geçtikçe yapmayı düşünüyorum...Benim içinde oldukça çarpıcı bir deneyim oldu...umarım sizde en kısa zamanda bu duyguyu tadarsınız :)
 
oyunu izledim. filmi de izledim. müthiş di mi. kitabını okumadım.

sana da bol edebiyat ve sanat.
:)
 
kitabını okudum birde filmini izledim.ama oyununun olduğunu duymamıştım.iyi ki yazdın.haberim oldu sayende.
 
Deeptone;
Evet kesinlikle müthiş bir eser..:)
 
Simgee;
Güzel yorumun için teşekkür ederim...umarım oyunu sende izleyebilirsin :)
 
Merhaba :) Teşekkürler sayenizde çok hoş ve benim için faydalı bir yazı okudum. Sevgiler.,
 
Ahu;
Hoşgeldiniz...rica ederim beğenmenize sevindim :)
 
Çok farklı bir deneyim olmalı süpermiş.Bu arada kocaelide öğretmensin sanırım.Kardeşimde orda öğretmen benim:)
 
Hoşgeldin Huyumkurusun :)
Evet Kocaelideyim :) belki tanıyorumdur kardeşini ;) evet güzel bir deneyimdi tavsiye edilir :)
 
Yeşil çinteye bayıldım :)
 

Yorum Gönder