Bugün eve geldikten sonra içimde dizginlenemez bir eski Türk filmi izleme isteği duydum.Yeşilçam filmlerini bir çok kişi saçma, bol film hataları bulunan sanat yoksunu eserler olarak görse de ben çok seviyorum.Tamam bazen fazla dramatik sahneleri, tahmin edilebilen sonları çokça oluyor ama sevginin genelde bir nedeni olmaz ya işte bende o yüzden seviyorum...nedensiz :) Bugün de çok sevdiğim filmlerden birini izledim."Bir Dağ Masalı" 1967 yapımı bir film.
Film Reşat Nuri Güntekin'in "Bir Köy Öğretmeni" isimli eserinden uyarlanmış.Kitabın şimdilerde baskısını bulmak çok zor.Sahaflara baktım fakat eskisi baskısına da ulaşamadım.Eserin konusu; Lale İstanbul da zengin bir iş adamının yeğenidir.Aynı zamanda tıp 4. sınıf öğrencisidir ve nişanlıdır.Fakat dayısının iflası ile birlikte intihar etmesi ve nişanlısının onu aldatması neticesinde Anadolu da bir köye öğretmen olarak atanır ve tüm şehir yaşamından kaçmakta bulur çareyi.Genel itibari ile olay örgüsünün bu kadarlık kısmı biraz da olsa "Çalıkuşu" isimli eseri andırmaktadır.Zira Feride de Kamuran tarafından aldatılınca kendini Anadolu da öğretmenliğe adamıştır.Ne de olsa ikisi de Reşat Nuri'nin eseri.Neyse konudan saptım sanırım.Köye atandıktan sonra okulu tamirini,badanasını,araç gereçlerini temin eden öğretmen aynı zamanda köylünün dilinden de düşmez, en nihayetinde Ankara'dan bir müfettiş teftişe gelir.Bir de köy civarında çiftliği olan bir doktor vardır.Tahmin edilebileceği gibi filmde doktor ile öğretmen arasında geçen duygusal ilişkinin de önemi oldukça büyüktür.
Başrolde ki öğretmen Lale'yi Türkan Şoray , doktoru Murat Soydan, müfettişi Mualla Sürer ve Şükrü efendiyi Ali Şen canlandırmaktadır. Zaten Türkan Şoray ve Murat Soydan'a söyleyecek söz yok ,çoğumuz biliyoruz.Fakat Mualla Sürer ve Ali Şen'in performanslarını çok beğendim.Özellikle Ali Şen'in şu konuşmasında
"Şükrü Efendi: Marifet benim kötü olduğumu değil , cahil , gafil adam olduğumu anlatmaktı.
Müfettiş: Sen kimsin Şükrü Efendi?
Şükrü Efendi: Adım Şükrü olmuş, Ali olmuş, Veli olmuş ne çıkar.Halk diye bir şey vardır ya ben O'yum işte.Sizin yılanlar dediğiniz insanlar hava gibi her yerdedir.Çoğu ben gibi cahildirler.Birer birer aramak neye yarar ,onları.Onları da sizler gibi okumuş insanların sözlerinin doğruluğu ile bilgileriyle uyarıp yola getirmeli.Yoksa cezalandırmak suretiyle ancak birkaçını...."
Ayrıca filmde çocuklara öğretilen şarkılarda çok güzel.Özellikle "Hapşu" şarkısını çok seviyorum ve her kış öğrencilerime öğretirim :) Aşağıdaki şarkyı da bilmeyenimiz yoktur.
Film Reşat Nuri Güntekin'in "Bir Köy Öğretmeni" isimli eserinden uyarlanmış.Kitabın şimdilerde baskısını bulmak çok zor.Sahaflara baktım fakat eskisi baskısına da ulaşamadım.Eserin konusu; Lale İstanbul da zengin bir iş adamının yeğenidir.Aynı zamanda tıp 4. sınıf öğrencisidir ve nişanlıdır.Fakat dayısının iflası ile birlikte intihar etmesi ve nişanlısının onu aldatması neticesinde Anadolu da bir köye öğretmen olarak atanır ve tüm şehir yaşamından kaçmakta bulur çareyi.Genel itibari ile olay örgüsünün bu kadarlık kısmı biraz da olsa "Çalıkuşu" isimli eseri andırmaktadır.Zira Feride de Kamuran tarafından aldatılınca kendini Anadolu da öğretmenliğe adamıştır.Ne de olsa ikisi de Reşat Nuri'nin eseri.Neyse konudan saptım sanırım.Köye atandıktan sonra okulu tamirini,badanasını,araç gereçlerini temin eden öğretmen aynı zamanda köylünün dilinden de düşmez, en nihayetinde Ankara'dan bir müfettiş teftişe gelir.Bir de köy civarında çiftliği olan bir doktor vardır.Tahmin edilebileceği gibi filmde doktor ile öğretmen arasında geçen duygusal ilişkinin de önemi oldukça büyüktür.
Başrolde ki öğretmen Lale'yi Türkan Şoray , doktoru Murat Soydan, müfettişi Mualla Sürer ve Şükrü efendiyi Ali Şen canlandırmaktadır. Zaten Türkan Şoray ve Murat Soydan'a söyleyecek söz yok ,çoğumuz biliyoruz.Fakat Mualla Sürer ve Ali Şen'in performanslarını çok beğendim.Özellikle Ali Şen'in şu konuşmasında
"Şükrü Efendi: Marifet benim kötü olduğumu değil , cahil , gafil adam olduğumu anlatmaktı.
Müfettiş: Sen kimsin Şükrü Efendi?
Şükrü Efendi: Adım Şükrü olmuş, Ali olmuş, Veli olmuş ne çıkar.Halk diye bir şey vardır ya ben O'yum işte.Sizin yılanlar dediğiniz insanlar hava gibi her yerdedir.Çoğu ben gibi cahildirler.Birer birer aramak neye yarar ,onları.Onları da sizler gibi okumuş insanların sözlerinin doğruluğu ile bilgileriyle uyarıp yola getirmeli.Yoksa cezalandırmak suretiyle ancak birkaçını...."
Ayrıca filmde çocuklara öğretilen şarkılarda çok güzel.Özellikle "Hapşu" şarkısını çok seviyorum ve her kış öğrencilerime öğretirim :) Aşağıdaki şarkyı da bilmeyenimiz yoktur.
Orda bir köy var uzakta
O köy bizim köyümüzdür
Gitmesekte görmesekte
O köy bizim köyümüzdür...
O köy bizim köyümüzdür
Gitmesekte görmesekte
O köy bizim köyümüzdür...
Köyde dört ay çalıştım.Bambaşka bir duygu ve bir serüven öğretmen için.İlk atandığım yerde velilerimin evlerine ev ziyaretlerine gitmiştim.Köydü neticede her gittiğim evde benim gelişim için kaz kesmişlerdi.Kaz etiyle yemekleri vardı onu hazırlamışlardı.Sonradan oralı bir öğretmen arkadaşımdan öğrendim misafir gelen kişiye çok saygı duyduklarını göstermek için kaz keserlermiş.
Yazıma son verirken son bir bilgi daha "Halkımızda hiç bir değişme yok".Bende, öğretmenlik yaptığım mahallede oturan bir öğretmenim her hareketim izlenmekte :) Ev sahibime geçenlerde "Hoca hanımın evinin ışığı gece ikiye kadar yanıyordu nedendir acaba?" demişler.Ev sahibimde beni çok sever hemen "Kitabı okumayı çok sever kitap okuyordur...hem size ne bundan" demiş...
Yazıma son verirken son bir bilgi daha "Halkımızda hiç bir değişme yok".Bende, öğretmenlik yaptığım mahallede oturan bir öğretmenim her hareketim izlenmekte :) Ev sahibime geçenlerde "Hoca hanımın evinin ışığı gece ikiye kadar yanıyordu nedendir acaba?" demişler.Ev sahibimde beni çok sever hemen "Kitabı okumayı çok sever kitap okuyordur...hem size ne bundan" demiş...
15 yorum:
son yazımı kaçırma.
:)
Kesinlikle bence de sevilmez mi? Bende çok seviyorum küçükken bıkmazdım aynı filmleri izlemekten...sanki ilk defa izliyormuşcasına izlerdim birçok filmi :)
Teşekkür ederim güzel düşüncelerin için...
Tamam bakıyorum hemen :)
ben bu kitabı okudum ama roman değildi, oyun şeklinde yazılmıştı. Reşat Nuri ve öğretmen yanyana gelecek ve ben okumayacağım. imkansız:)
bu filmi bilmiyordum, nasıl gözümden kaçmış, ismi aynı kalsaydı kesin dikkatimi çekerdi. çalıkuşu'nu andırıyor demişsin. ah çalıkuşu, onun gibi bir roman gelmedi daha.nasıl severim, anlamışsındır ismimden:)
öğretmenlik zor, bakalım ben nasıl bir öğretmen olacağım ileride. ev sahibin de güzel cevap vermiş, aferin ona. insanların içi kötü, naparsın:)
Ben de nedenini anlayamadım isim ile kitabın ismi farklı işin enteresan tarafı bir dağ masalı isimli 1947 yapımlı farklı bir filmde mevcut sinema tarihimizde :) İnşallah sende şu an da hayallerinde canlandırdığın gibi harika bir öğretmen olursun canım.Bu arada stajerlikten çok ama çok farklı duygular barındırıyor gerçek öğretmenlik :) İlk yılında bocalayabilirsin çünkü eğitim fakültelerinde anlatıldığı gibi değil bir çok şey.Anlatılmaz yaşanır derler ya hani işte öğretmenlikte öyle bir meslek :)
hiçbir şeyin eğitim fakültelerinde anlatıldığı gibi olmadığını erkenden fark ettim maalesef.
evet, inşallah iyi bir öğretmen olurum. sen olmuşsun, ne güzel:)
her şey için öyle galiba, anlatılmaz yaşanır. yaşayıp göreceğiz:)
Kıyamam ben üniversiteye 2005 girişliyim.Benim ilk yılımın 2. döneminde stajyerlik vardı.Bu mesleğin zor olduğu düşünen bazı üstlerimiz birinci sınıftaki stajın öğretmenlik mesleğine uygun olup olmayacağımızı kendi kendimize farketmemiz için koymaya karar vermişlerdi.Fakat sonraki dönemlerde kaldırıldı.Bu arada yoksa Buca Eğitim Fakültesinde mi okuyorsun?
:)
Kesinlikle olmuyor...şimdi bir tane daha bitirdim :)
Bitirim Kardeşler..Kadir İnanır ve Kartal Tibet başroldeydi..
şeyi izledin mi.
zambaklar açarken.
kartal tibet.
filiz akın.
pek severim.
:)
Evet komedi özellikle dövüş sahneleri beni gülmekten öldürüyor...Sanırım izlememişim ben bu filmi kitabı varmış.Önce kitabını okumak lazım :)
http://www.nadirkitap.com/zambaklar-acarken-kerime-nadir-kitap892808.html
Bucada değilim, Egedeyim:)
Yorum Gönder