İnsan hep bir bilinmezlik içinde yaşar.Bir çok kişi çevresindeki kişilerin kendisi hakkında gerçekte ne düşündüğünü bilmeden sürer hayatını.O kadar çok maskeye sahibiz ki bizde insanlara birçok zaman gerçek duygu ve düşüncelerimizi yansıtamayız.Örneğin iş yerimize gideriz müdürümüz ile iletişim problemimiz vardır.Fakat ast üst meseleleri yüzünden hep samimi olmayan bir güler yüzlülükle davranırız.Çok iyi dost bildiğimiz kişi bizi sırtımızdan bıçaklar. Ön yargılarımız nedeniyle iletişim kuramadığımız birçok insanın hiç olmadık bir zamanda bizlere yardımı dokunabilir.Hayat sürprizlerle doludur.Peki bu sürprizlere maruz kalmayacak bir yetenekle dünyaya gelseydik sizce durum ne olurdu?
Diyelim ki dünyaya insanların zihinlerini okuma yeteneği ile geldiniz.(İçinizden "keşke" sözcüklerini duyar gibiyim.)Tabi ki insan irdelemeden düşününde, birçok insanın özünde bulunan maymun iştahlılığıyla sempati duyarak yaklaşabilir duruma.Zannımca bebeklik zamanlarımız, belkide ilk çocukluk yıllarımızda bu özelliğin farkına varamazdık.Daha sonraki gelişen süreçte bunu bir oyun gibi düşünürdük ama insanların bizim hakkımızda düşünceleri hatta karşımızdaki insanın en bilinmemesi gereken sırlarını öğrenince insanlardan tiksinir ve soğurduk. Yalnız yaşamaya başlardık, belki de bu zihin okuma durumunu hayvanlar üzerinde deneyerek bir süre avunabilirdik.Örneğin bir kuşa odaklanıp onun uçarken ki düşüncelerini kendi zihnimizde sanki kendimiz o an uçuyormuş gibi hissedebilirdik, ya da bir arının çiçekten çiçeğe dolaşırken türe özgü olarak bal yapma davranışının onda yarattığı duyguyu irdeleyebilirdik.Tabi bu denemeler bizi bir zaman oyalardı.Sonrasında insan arasına karışma çabaları içerisinde dolanır dururduk.Bir otobüse binerdik yüzlerce insanın düşünceleri bir anda beynimize baskı uygulardı.Herkesin ayrı bir derdi olduğunu daha iyi anlayabilirdik.Fakat bu durum bizi içten içe yalnızlığa sürüklerdi.
İnsan genelde merak duygusunun beraberinde aşkı tatmaya başlar.İnsan hoşlandığı kişiyi önce merak eder onu öncelikle tanımak ister.Her gün farklı bir özelliğini keşfetmek ister.Bu keşifler belkide ilişkinin devamlılığını sağlayan unsurdur.Fakat zihin okumayla, karşımızdaki insanı 10 dakika içerisinde kitap gibi okurduk.Her üzüntüsü her sevinci ve korkusuyla birlikte artık bizim için çözülmesi gerekmeyen bir bilmece olurdu.
Aynı zamanda bu durum çevremizdeki insanların hiçbirinin özel hayatı olmayacağı anlamına gelmez miydi? Her defasında istemeden onların zihnini adeta tecavüz etmiş olmaz mıydık?
Sanırım bu noktadan sonra giriş cümlelerinde yetenek diye bahsettiğim bu özellik , bu aşamadan sonra tam bir baş belası olurdu bizim için.Yavaş yavaş zihnimizin içinde ölmeye başlardık.... en sonunda da yapayalnız bir biçimde aciz, sersefil toplumdan dışlanmış bir halde ölüm kapımızı çalardı....dayanılmaz acılar içinde olan bizde mutlulukla açardık kapıyı...
Diyelim ki dünyaya insanların zihinlerini okuma yeteneği ile geldiniz.(İçinizden "keşke" sözcüklerini duyar gibiyim.)Tabi ki insan irdelemeden düşününde, birçok insanın özünde bulunan maymun iştahlılığıyla sempati duyarak yaklaşabilir duruma.Zannımca bebeklik zamanlarımız, belkide ilk çocukluk yıllarımızda bu özelliğin farkına varamazdık.Daha sonraki gelişen süreçte bunu bir oyun gibi düşünürdük ama insanların bizim hakkımızda düşünceleri hatta karşımızdaki insanın en bilinmemesi gereken sırlarını öğrenince insanlardan tiksinir ve soğurduk. Yalnız yaşamaya başlardık, belki de bu zihin okuma durumunu hayvanlar üzerinde deneyerek bir süre avunabilirdik.Örneğin bir kuşa odaklanıp onun uçarken ki düşüncelerini kendi zihnimizde sanki kendimiz o an uçuyormuş gibi hissedebilirdik, ya da bir arının çiçekten çiçeğe dolaşırken türe özgü olarak bal yapma davranışının onda yarattığı duyguyu irdeleyebilirdik.Tabi bu denemeler bizi bir zaman oyalardı.Sonrasında insan arasına karışma çabaları içerisinde dolanır dururduk.Bir otobüse binerdik yüzlerce insanın düşünceleri bir anda beynimize baskı uygulardı.Herkesin ayrı bir derdi olduğunu daha iyi anlayabilirdik.Fakat bu durum bizi içten içe yalnızlığa sürüklerdi.
İnsan genelde merak duygusunun beraberinde aşkı tatmaya başlar.İnsan hoşlandığı kişiyi önce merak eder onu öncelikle tanımak ister.Her gün farklı bir özelliğini keşfetmek ister.Bu keşifler belkide ilişkinin devamlılığını sağlayan unsurdur.Fakat zihin okumayla, karşımızdaki insanı 10 dakika içerisinde kitap gibi okurduk.Her üzüntüsü her sevinci ve korkusuyla birlikte artık bizim için çözülmesi gerekmeyen bir bilmece olurdu.
Aynı zamanda bu durum çevremizdeki insanların hiçbirinin özel hayatı olmayacağı anlamına gelmez miydi? Her defasında istemeden onların zihnini adeta tecavüz etmiş olmaz mıydık?
Sanırım bu noktadan sonra giriş cümlelerinde yetenek diye bahsettiğim bu özellik , bu aşamadan sonra tam bir baş belası olurdu bizim için.Yavaş yavaş zihnimizin içinde ölmeye başlardık.... en sonunda da yapayalnız bir biçimde aciz, sersefil toplumdan dışlanmış bir halde ölüm kapımızı çalardı....dayanılmaz acılar içinde olan bizde mutlulukla açardık kapıyı...
22 yorum:
Neyse Hypatia isim Mısır`dan mı geliyor önce onu sorayım? :)
Böyle bir şey olsun istemezdim, bilinmezlik daha güzel. Hele herkesin bunu okuyabildiğini düşünmek kadar kötü bir şey yok. O zaman dünyada insanlar ya yalnız ya da ölü olurdu...
Yazıyı dün gece kendim yazdım....birkaç gün önce okuduğum kitaptan etkilenerek dün gecede ilhamın gelmesiyle şekillendi...evet dediğin gibi zihnimizin birileri tarafından okunduğunu bilmek oldukça rahatsızlık verici olurdu...Evet ismim Mısırda yaşamış İskenderiyeli Hypatia'dan geliyor...
Agora filmini izlemişindir muhtemelen, bende orada duymuştum ve araştırmıştım bu kadını. Hayran kaldım kendisine...
aman böle daha iyi diy mi.
daha gizemli meraklı.
evet sürprizli.
seçtiğin konuları çook seviyorum.
:)
Rica ederim...önemli değil dejavu gibi anlar yaşadığı oluyor insanın belki aynı konuyla ilgili farklı bir yazı okumuştur..çağrışım yapmıştır...Evet Agora'yı izledim...gerçekten müthiş bir kadın Hypatia :)
O dönemde kadın bir filozof, yani şu özgürlüğe bak, binlerce sene öncesini insan hep barbar olarak düşünüyor. Bizlere yanlış bir fikir tohumu ektiler galiba...
Çok teşekkür ederim :)
Kesinlikle böyle olması daha iyi, başkalarının benim zihninde dolanmaması..benimde başkalarının zihnini kurcalamamam harika birşey :D
Seçtiğim konuların sevilmesi beni mutlu ediyor...tekrar teşekkür ederim :)
Evet şaşılacak bir şey...birde dönemin bağnazlarına karşı koyması, bildiğinden şaşmaması..sonucunda da bilimin ve aklın kurbanı olması onu efsane birisi yapıyor...çağının yegane bilim kadını...
Teşekkür ederim iyi dileklerin için...görüşmek dileği ile hoşçakal :)
İsteyerek yapmıyorlar zaten...duruma engel olamıyorlar...yani kapsama alanına çıkma olanakları yok gibi tabi bunu başaranlarda vardır eğer dünya da böyle insanlar varsa...ayrıca insan oğlu meraklıdır...birlikte olduğun sevgilinle beraberken bir anlık algıların zihin kalkanlarını kaldırıp zihnini okumanı sağlayabilir...öyle bir ihtiyaç hissetmediklerini görmüşsün gibi söylemişsin yoksa böyle bir gücü olan arkadaşın mı var... :)
Mesela ben dedikodu amaçlı sorular soruyorum hiç birine tenezzül edip cevaplamıyor özel hayata saygı gibi bi durum var:)
İlginç bir durum öyle bir yeteneği olan insanla tanışmadığım için varsayımlar üzerinden hareket ediyorum...senin arkadaşın çok kontrollü olabilir....nasıl her insan birbirinden farklıysa her telepatında birbirinden farklı olacağına inanıyorum...demek ki arkadaşının zihin kalkanı var ve istediği zaman açıp kapaya biliyor...Yorumların için teşekkür ederim :)
Yeni gördüm yorumunu olabilir...bu konuda söyleyebileceğim bir şey yok :)
Rica ederim:)
:)
Çok teşekkür ederim :)
Yorum Gönder