Hypatia'nın Araştırmacı Ruhu

Araştırmacı bir insanın yazıları

27 Aralık 2011 Salı

Kitaplardan İnciler (Genç Werther'in Acıları)

"Yanlış anlaşılmaların ve tembelliğin,dünyada entrika ve kötülükten belki daha fazla yanılgıya yol açtığını bu küçük meselede bir kez daha anlamış oldum.En azından entrika ve kötülük daha sık yaşanan şeyler değil."

"Üst sınıfın insanları,alt sınıfa karşı her zaman soğuk bir mesafe içinde, sanki yakın davransalar bir şey kaybedeceklermiş gibi; birde düşüncesizler ve başkalarına kötü niyetle takılmaktan hoşlananlar var, kibirlerini zavallı insanlara daha çok hissettirsinler diye onların seviyesine inmiş gibi davranıyorlar.

Eşit olmadığımızı, olmayacağımızı çok iyi biliyorum, ancak saygı görmek adına alt tabaka insanlarından kendini uzak tutmak gerektiğine inanan kişi, yenilgiden korktuğu için düşmandan saklanan bir korkak kadar eleştiriyi hak eder."

"İnsan aslında karmaşık bir varlık değil.Çoğunluğu zamanın büyük bir bölümünü yaşamak için kullanıyor, geriye kalanı ise, özgür oldukları küçük zaman diliminden öyle korkuyor ki, ondan kurtulmanın her türlü yolunu deniyor.İşte insanın değişmez yazgısı."

"Ancak kendi içime dönersem bir dünya buluyorum! Yine tasvir ve etkin bir güçten çok, sezgi ve belirsiz bir arzuya yer veren bir dünya bu.O zaman her şey birbirine karışıyor ve arkasından düşler içinde dünyaya gülümsemeyi sürdürüyorum."

"Çocukların bir şeyi niçin istediklerini bilmedikleri konusunda derin bilgi sahibi bütün öğretmenler ve eğitmenler hemfikir; fakat yetişkinler de çocuklar gibi bu dünyada oradan oraya sürükleniyorlar ve onlar gibi nereden  gelip nereye gittiklerini bilmiyorlar, onlar gibi gerçek amaçlar doğrultusunda hareket etmiyor ve onlar gibi bisküvi, pasta, yerine göre şeker, yerine göre sopayla yönetiliyorlar: Genellikle buna kimse inanmıyor, ama bana göre bu çok açık bir şey."

"Eğlence sırasında bir felaket ya da uğursuzluk aniden bastırırsa, doğal olarak bizde diğer zamanlara göre daha güçlü bir etki uyandırır, bu etki, hem kendini oldukça güçlü bir biçimde hissettiren tümüyle karşıt bir olgu nedeniyle, hemde duyularımızın kapılarını duyarlılığa bir kez açmasıyla herhangi bir etkiyi daha hızlı algılaması nedeniyle daha da güçlenir."

"Bahçeden kopardığı bir baş lahanayı sofraya koyan insanın basit ve saf mutluluğunu kalbim hissedebiliyorsa, keyfime diyecek yoktur, çünkü o yalnızca lahanayı değil, bütün güzel günleri, onu ektiği o tatlı sabahı, suladığı o tatlı akşamları da sofraya koymuş olur, lahananın günbegün büyümesi ona haz verdiği için her şeyin tadına bir anda yeniden varır."

"Keyfi olmadığı halde bunu gizleyecek, etrafındaki sevinçli havayı dağıtmadan buna yalnız başına katlanacak kadar iyi bir insan gösterin bana!"

"Ne kadar iyi niyetle olursa olsun, bir gezinti bile binlerce solucanın yaşamına mal olur, atılan her adım, karıncaların binbir zorlukla yaptığı yuvayı yıkar, küçük bir dünyayı ezerek utanç veren bir mezara dönüştürür."

"Kendimizden yoksunsak , elbette her şeyden yoksun kalıyoruz."

"Yaşamın çiçekleri yalnızca görüntülerden ibaret! Birçoğu hiçbir iz bırakmadan geçip gidiyor, çok azı meyveye duruyor, bu meyvelerinde yine çok azı olgunlaşıyor! "

"Her şeyi kendimizle, kendimizi de herkesle karşılaştıracak şekilde yaratılmışız bir kere, bundan dolayı mutluluk ve hüznümüz bağlı olduğumuz şeylerden etkileniyor kuşkusuz, bu durumda en tehlikeli şey de yalnızlık"

"Safkan atların bir türünden bahsederler, aşırı koşturulmaktan korkunç kızışan atlar, ferahlamak için içgüdüsel olarak bir damarlarını ısırırlarmış.Sık sık bende kendimi böyle hissediyorum, beni sonsuz bir özgürlüğe kavuşturacak bir damarımı kessem diyorum."

"Yüreğimden ziyade  zekamı ve yeteneklerimi taktir ediyor, oysa o benim tek gurur vesilem, her şeyin, her yeteneğin, her mutluluğun, her acının tek başına kaynağı.Ah, benim bildiklerimi herkes bilebilir-bana özgü olansa yalnızca yüreğim."

"Evet, yalnızca bir gezgin, yeryüzünde bir yolcuyum ben! Ya sizler daha önemli şeylerle mi meşgulsünüz?"

Johann Wolfgang Von Goethe-Genç Werther'in Acıları

Görsel:Birgitte Hansen

7 yorum:

biliyor musun kitabı henüz yeni aldım! o yüzden mutluluktan havalardayım! :)
 
Aslında insan; varoluştan buyana çok karmaşık bir yapıya sahip ve bu karmaşıklığın sebebi yine insan ve insanın gelişim koşulları. Gelişim sürecimiz içerisinde Homo Erectus, Homo Tricapus ve hatta Neandertal insan yada insansılara ait bulgular incelendiğinde bile çok karmaşık bir tür olduğumuz ortaya çıkmakta. Çünkü düşünüyoruz ve düşünsel farklılıklarımız eylem olarak da farklılaşıyor. İlk insan büyük olasılıkla konuşamıyordu ancak kendini ifade etme yetisini bir şekilde kazanmış ve yine kendi türü üzerinde farklılaşan tabakaların oluşmasına neden olmuştu.

Sizin de ifade ettiğiniz gibi sadece insan değil tüm canlılar ömürlerinin büyük bir kısmını yaşamak için kullanıyor ancak bizler insan olmanın gerektirdiği ve bizleri erdemli kılacak bir çok değeri yok sayarcasına hareket ediyoruz. Kendimizi ve toplumu geliştirecek çabaları sarf etmiyoruz, yarattığımız sınıfsal farklılıkların arkasına gizlenerek statümüzü çoğunca alt tabakanın sırtına basarak korumakla kalmıyor; en değerli hazinelerimiz olan çocuklarımızı da aynı sınıfsal statü kalıplarıyla şekillendiriyor, olması gereken insansılık gelişimine şans tanımıyoruz.

Yazıktır ki beklenenin tam aksine; hızla değişiklikler gösteren bilim ve teknoloji sosyal yaşam sürecimiz içerisindeki statü basamaklarının sayısını artırmakta. Toplum; bilimsel ve teknolojik açıdan geliştikçe sınıflar arasındaki mesafe, ekonomik koşullar gereği ya çok artıyor yada yeni yeni sınıfsal farklılıkların oluşmasına neden oluyor. Birleşmiş Milletlerin verilerine bakarsak yeni zenginlik anlayışı içerisine dahil edilen Gayri Safi Milli Mutluluk sıralamasında Bhutan gibi bir ülkenin en üst sırada yer alıyor olması Homo Erectustan bu yana tükettiğimizin aslında zaman değil insanlık olduğunu ortaya koymakta.

Çok fazla yazarak blogu yormak istemiyorum ancak netice itibariyle bizler yüreğimiz ve bizi biz yapan ruhumuzla hareket etmiyoruz. Varoluşun tohumlarının nasıl yeşerip meyve verdiğini unutan insanoğlu, nedenleri ve sonuçları yine yeniden keşfedemediği sürece öyle sanıyorum ki böyle devam edecek. Anlamak/anlatabilmek, hissetmek/ hissettirebilmek, yaşamak/yaşatabilmek, düşünmek/düşündürebilmek, eğitmek, öğretmek ve en önemlisi sevgi gibi bizi cidden insan yapan unsurları yeniden keşfetmek zor değil, karmaşık hiç değil.

Yaşamı bir alınyazısı haline getirmek ve böyle algılamak yerine onu değiştirecek, geliştirecek, çevresine de bunu başarıyla aktarabilecek çabalar içerisinde olmak gerek Goethe bir kitap sayesinde hayatım değişti der ve birçok insanın hayatı değiştirecek eserler bırakmıştır. Bizlerin; hayatı değiştirecek etkiler bırakmamak için nasıl bir nedenimiz var?
 
heeeey ne güzel şeyler okuyorsun. çok ama çok sevdiğim bir kitap bu. hepimiz kendimizi werther görürüz bazen. çok görürüm örneğin ben. :)
 
Mia Wallace;
Ben okurken çok keyif aldım :)Bitirdikten sonra yorumlarını bekliyorum...
Ama bazı yerlerde yorumları okudum kitap hakkında çok sıkıcı bulmuşlar...acaba bende mi bir sorun var diye düşünmeden edemedim :D Ama çok beğendim... :)
 
Peneus;
Ne kadar güzel ifade etmişsiniz yine :)
İzlediğim hayvanlarla ilgili bir animasyondaki cümle çok dikkatimi çekmişti sizinde yazdığınız ikinci paragrafı okuyunca o aklıma geldi..hayvanlar biri "Biz yaşamak için yeriz,insanlarsa yemek için yaşar" diyordu.Doğrudan anlamında olmasa da mecaz olarak güzel bir benzetme.

Dediğiniz gibi kendimizi ve toplumu geliştirmek için hiçbir çaba yok..teknolojide insanları bir noktadan sonra düşünmekten alıkoyuyor..örneğin televizyonlar..ülkemizde birçok insan artık adeta diziler ile yatıp kalkıyor...kendi hayatlarını yaşayarak değil kurmaca hayatları izleyerek keyif alıyor...bir süre sonrada toplumda düşünmekten yoksun koyun sürüleri ortaya çıkıyor.Çocuklarımızda bizleri görerek yetişiyor en nihayetinde de onların sonları da bizlerden çok farklı olmuyor.

Toplumsal sınıf farklılıkları ise dediğiniz gibi ayrı bir problem..Biz nasıl bu konuda birşeyler yapmak için çabalamıyorsak çocuklarımızda bizleri görerek çabalamıyorlar.

Birleşmiş Milletlerin yaptığı bu araştırmadan haberim yoktu.Bhutan gibi bir ülkenin de mutlulukta birinci sırada olması , yine ne güzel söylemişsiniz, tüketilenin gerçekten de insanlık olduğunu ispatlıyor.

Ruhumuzla baş başa kalmaya korkan insanlarız biz.Bu yüzden düşünmemek için bizi uğraştıracak meşguliyetlere daha fazla yer veriyoruz...bir bakıma hayatımızı bazı yönlerden bir sürü hiçler uğruna tüketiyoruz..sorgulamadan birçok şeyi kabul eden insancıklar yığını ile dolu çevremiz...
Belkide sizinde değindiğiniz gibi, biz öğretmenler öncelikle çocuklara insan olmanın erdemlerini farkettirme yollarına başvurmalıyız.Çocuklara öncelikle insan olmayı öğretmeliyiz ki gerçekten yaşasınlar...
insan özgür bir iradeyle akla sahip,kadercilik postunu çıkarıp atmalıyız üzerimizden...ne güzel bağlamışsınız "Bizlerin; hayatı değiştirecek etkiler bırakmamak için nasıl bir nedenimiz var?"
Uzun yazmanız blogu yormuyor, bilakis gelişimine katkıda buluyor...değerli düşüncelerinizi zaman ayırıp yazdığınız için çok ama çok teşekkür ederim :)
 
Deeptone;
Çok güzel bir kitaptı...bazı sitelerde olumsuz eleştirilerini okumuştum başlamadan önce..şimdi iyi ki o eleştirilere baz almayıp okumuşum diyorum..mektup tarzında yazılmış olması ve insanın kendi düşüncelerine bu kadar yer vermesi kişiyi derinden etkiliyor..dediğin gibi kimi zaman bazı bölümlerinde kendimi Werther gibi gördüm.17 Ocakta da bir aksilik olmazsa balesini izlemeye gideceğim :)
 
mimledim ben seni:) bir bak istersen:)

ayrıca bu kitabı severim:)romantik goethe:)
 

Yorum Gönder