Hypatia'nın Araştırmacı Ruhu

Araştırmacı bir insanın yazıları

26 Şubat 2012 Pazar

Kitaplardan İnciler (Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş)



"Konuyu ne kadar dolandırırsak dolandıralım,dinlerin varoluş nedeninin temelinde, ölüm olgusu yatmaktadır, din ile ölümün ilişkisi ateş ile barut gibidir, ateş olmadığı sürece barutun işlevi olmayacaktır."

"...Felsefenin de aynen dinler gibi ölüme ihtiyacı olduğu için, eğer felsefe yapıyorsak, bu öleceğimizi bildiğimizdendir, Montaigne'nin de dediği gibi,felsefe yapmak, ölmeyi öğrenmektir."

"Ejderhayı öldürmenin yolu, kafasını kesmekten geçer, tırnaklarını törpüleyerek bir yere varamayız."

"......Peki kendisini kozasına hapseden ve kapıyı ören ipekböceğinin ölüm anı hangisiydi, bir ölümden yeni bir yaşamın doğması nasıl olabiliyordu acaba,kelebeğin yaşamı ipekböceğinin ölümünden mi doğmuştu,yoksa kelebekte yaşadığına göre ipekböceği hiç ölmemiş miydi.Düşünür çırağı,ipekböceği ölmüştür,diye yanıtladı soruyu ve ekledi,yumurtlama döneminden sonra ölecek olan kelebektir,.....İpek böceği ölmüyor çünkü kelebek çıktıktan sonra kozanın içinde ceset kalmıyor,sen de söyledin zaten birinin ölümünden diğerinin yaşamı doğuyor.Buna metamorfoz denir...."

"Ekonomistin tedirgin edici düşüncelerine geri döndüğümüzde, hesabın esasen gayet basit olduğu ortaya çıkıyordu, şöyle ki; elde sosyal güvenlik sistemine katkıda bulunan şu kadar aktif nüfus olduğu düşünüldüğünde,bu hesaba gerek malullük gerekse yaşlılık nedeniyle emekli olmuş bulunan nüfus eklendiğinde ve emekli kesimin aylıklarını çalışanların katkıları sayesinde aldıkları değerlendirildiğinde ve çalışan kesimin azalmasına karşın emekli kesimin sürekli ve önüne geçilmez bir şekilde arttığı göz önünde tutulduğunda,mutluluğun zirvesi,son noktası gibi algılanan ölümün yok oluşunun esasında iyi bir şey olmadığını nasıl olup da kimsenin farkedemediğini anlamak son derece güçtü."

'' ölümün tüm irtibarı sarsılmıştı. ya şimdi ne yapacağım, daha önce hiç olmamış ve hiç olmaması gereken bir aksaklığı nasıl düzelteceğim, böyle bir şeyi tarih bile yazmamış, diye kendi kendine söyleniyordu ölüm, esas sorun adamın kırk dokuz yaşında ölmüş olması gerekirken elli yaşını doldurmuş olmasıydı. zavallı ölüm şaşkın ve ne yapacağını bilemez haldeydi, neredeyse başını çatlak duvarlara vurası geliyordu. binlerce yıldır kesintisiz sürdürdüğü kariyerinde böylesi bir hata hiç olmamıştı, ama şimdi, tam da ölümlerle gerçek ölüm sebepleri arasındaki ilişkiye yeni bir boyut getirdiği sırada, bunca zamandır inşa edegeldiği ünü büyük bir darbe almıştı.''

"Yaşamın haksızlıkları hiç bitmez,şu sol el meselesini ele alalım,sol el viyolonsel icrasında en zor işi üstlenir,buna karşın sağ ele göre çok daha az alkışlanır."



JOSE SARAMAGO-ÖLÜM BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ

22 Şubat 2012 Çarşamba

En Sevilenler Mimi



Bu aralar oldukça yoğunum bu yüzden eskisi kadar sık yazı yazamıyorum bloguma.Fakat mimler yazmam için bir bahane oluyor bana.O yüzden şu dakikalarda sizlerleyim.Öncelikle beni düşünüp mimleyen blogger arkadaşım Deeptone'a çok teşekkür ederim.Soruların yanıtları ile birlikte işte mimim karşınızda :)

En Sevilenler:

1. En sevdiğin şeyler nelerdir, nelerden hoşlanırsın vb.

Sanatsal ne varsa,film,tablo,opera,bale,müzikal,kitap okuma,müzik dinleme,animeler,mangalar,yemekler,sütlü tatlılar,kahve çeşitleri,farklı kültürler,seyahat etmek,yeni insanlarla tanışmak,doğa sporları,insanlara ders vermek,büyük şehirler,uzak doğu,bazen de saçmalamak :D

2. Bilgisayarda vaktini neler yaparak geçirirsin?

E-okul,evrak işlerim,ingilizce kelime çalışmaları için wordtest te takılarak ,okuma güncemi belirlemek için vikitapta dolanarak,sosyal faaliyetlerden haberdar olmak için facebook,tiyatro,opera,bale eleştirileri okuyarak,bazen vikipedide random takılarak bilmediğim şeyler öğrenerek,blog camiasında dolaşarak,öğrencilerim için araştırma yaparak,anime izleyerek.....diye sürer gider bu liste...fakat internette haber okumayı sevmiyorum...çoğu asparagas oluyor.

3. En sevdiğin filmler nelerdir, veya izlediğin ve hafızanda kalan veya kesinlikle izleyin dediğiniz?

Hangi birinden bahsetsem ki Eternal Sunshine of the Spotless Mind ,Back To the Future ,Harry Potter Serisi,The Lord Of The Rings,Taare Zameen Par ,The Matrix ,It's A Wonderful Life,The Good, The Bad and The Ugly,Rear Window,Vertigo,Arsenic and Old Lace ,Turn Left, Turn Right,Bu neng shuo de mi mi,
Batman: The Dark Knight,The Usual Suspects,Forrest Gump,......ilk etapta aklıma gelenler bunlardı...Ama biliyorum çok sevip aklıma sonradan gelecek filmler mutlaka çıkar :)

It's A Wonderful Life(1946) daha önce bir yazımda da belirtmiştim...insan hayatının değerini ,hem insanın kendi açısından hem de başkalarının bakış açısından çok güzel anlatan bir film...ayrıca Arsenic and Old Lace filmindeki halaları unutamam...beni çok güldürmüştü ikisi :)

4. Şu sıralar almak istediğiniz şeylerin listesini yapsanız bunlar neler olur?

Vikitapda yakın zamanda almak istediğim kitaplar listesindeki kitaplar,eve profesyonel bir kahve makinesi,hoparlör,kitaplık,renkli kalemler,mudo da paravan şeklinde bir mumluk vardı...kokulu mumlar ile o paravanı alabilirim,kahve aroma şurupları..birde kardeşim kıra kıra evde bardak bırakmadı :D bardak almalıyım :)

5. Şu sıralar en çok dinlediğiniz şarkılar? 3 tane.

Nelly Furtado - Crazy
Bob Dylan- One more Cup Of Coffee
Charlie Chaplin-Smile


Yazmak isteyen herkese açık bir mimdir :)





Görsel:Chris Jeanguenat

12 Şubat 2012 Pazar

Kişisel Harem Mimi


Yine bir mim ile karşınızdayım.Gönül isterdi ki sevdiğim tanışmak istediğim birçok kişi hayatta olsun bende hemen doldurayım bu sayfayı fakat öyle olmadı.Popüler kültürle pek ilgim olmadığı hatta televizyon bile izlemediğim için kusura bakmayın tanımadığınız kişiler olabilir haremimde.Genel anlamda zaten yazdığım kişilerin yaş ortalamasına bakacak olursak,annem ve babamdan oldukça büyük kişiler ortaya çıksa da açıkçası sanatçı kişilikleri ile ilgileniyorum ne yalan söyleyeyim :)


1)Johnny Depp:Oyunculuğu, farklı karizması, özellikle Tim Burton ile gerçekleştirdikleri projeler ile dikkatimi çeken ve sevdiğim kişilik.


2)Joshua Bell:Sadece benim için çalsın kemanını, sevdiğim klasik müzik parçalarını yorumlasın diye koydum haremime.


3)Beyazıt Öztürk: Karşılıklı espriler yapabileceğim bir insanda olsun istedim haremimde bu kadro boşluğunuda Beyaz ile giderdim :)


4)Oruç Aruoba: Yazar ve felsefeci kişiliği ile bulunsun haremimde...karşılıklı sohbetler edelim hayat üzerine...


5)Don Kişot: Ünlü roman karakteri gerçek olsun beraber oturalım,hayatı olduğu gibi değilde olması gerektiği gibi yaşayalım istedim.


6)Jacek Yerka:Ünlü sürrealist ressam da bulunsun haremimde bir köşede otursun istediği gibi yapsın resimlerini bende resim yaparken onu izleyeyim diye ekledim haremime...


7)Andrea Bocelli: Dünyaca ünlü tenorlardan biri kendileri...o da sevdiğim aryaları seslendirsin diye haremimde...


8)Gandalf veya Dumbledore: İki roman karakterinden biri gerçek olsun,haremimde bir büyücü de bulunsun isterim :)


9)Hayao Miyazaki:Ünlü Japon manga ve anime sanatçısı...yaptığı animeler ile gönlümde taht kurmuş kişilikte bulunsun haremimde...


10)John Williams: Burada bir isim oyunu yapıyorum, aynı isme sahip sevdiğim iki kişilik var biri Harry Potter,Schindler's List,Evde Tek Başına,Yıldız Savaşları,İndiana Jones gibi filmlerin soundtrack bestecisi ve orkestra şefi John Williams diğeri gitarist John Williams.

Şöyle yazdıklarıma kuşbakışı baktığımda güzel bir liste oluşturduğum düşünüyorum...Deeptone'a teşekkür ederken onun yöntemini kullanıp bende mimlediğim kişilere özel olarak haber vereceğim  :)

8 Şubat 2012 Çarşamba

Talihsiz Serüvenler Dizisi Gibi Bir Tatil



Gönül isterdi ki buraya tatilimin ne kadar harika ve dinlendirici olduğuna dair güzel anılar yazayım.Fakat ne yazık ki her şey istediğimiz gibi olmuyor.Benim tatilimde hayal ettiğim gibi güzel, hatta fena değildi diyebileceğim gibi bile geçmedi.20 Ocakta malum okullar kapandı.Ertesi gün üniversiteden arkadaşımın İzmir'de düğünü olduğu için aynı gün 15:00 İzmir otobüsüne bilet aldım.Normalde karne günleri karneler,çıkış saatinden daha erken verilirdi.Benimde dersim 14:00da bitiyor.Ama ne yazık ki müdürüm tam çıkış vaktinde vermeye karar vermiş.Tabi işin içine ilk karne heyecanı yaşayan öğrencilerimin resim çekilme istekleri girince düşünün otobüse nasıl yetiştim.Otobüse yetiştim tam bineceğim bu sefer biletimi bulamıyorum.Neyse o sorunu da hallettim.Bana pencere kenarı diye satılan bilet koridor çıktı.Tamam bu da sorun değil 8 saat dayanırım dedim kendi kendime.Bir kere güne talihsiz başlamışım ya devamı gelir mutlaka otobüsümüz Karamürsel taraflarında sarhoş araç kullanan bir grup gencin saldırısına uğradı. Şoförümüz ve gençler epey kapıştılar.Onları polisle muhatap olmaları için bırakırken biz yedek şoförle yolumuza devam ettik.

Ertesi gün arkadaşımın düğünü bir garip geçti.Konuşmadığım bir arkadaşımın ona yakın olması nedeniyle arkadaşımla gerektiği gibi ilgilenemedim.Aynı gün midemi bozdum 2 gün devam etti bu mide bozukluğu.Baktım İzmir'de istediğim gibi vakit geçiremiyorum dedim kendi kendime ailemin yanına Denizli'ye gideyim.Ailemin bulunduğu sokakta hala doğal gaz yok sobalı ev.Evde kalabalık.Soğuk odadalar da uyuduğum için midemi üşüttüm.Tatilim akraba ziyaretleri ile geçti.Hatta hepsini ziyaret edemedim.Bir kısmı bana kızdı ve küstü.Denizli de gezmek bana bir keyif vermedi.Çünkü altyapı çalışmaları nedeniyle çarşı resmen çamur içindeydi.

Oradan arkadaşımın yanına Aydın'a geçtim.Arkadaşımın evinde de elektrikli soba ile ısınmak zorunda kaldık.Çünkü şansıma gittiğim gün baca tıkanmıştı.Oradan İzmir'e geçtim yeniden İzmir'den İzmit otobüsüne bindim.Yine koridor ve bu defa da otobüsün kliması bozuk.Eve geldim büyük bir sevinçle 13 günlük bir süreç soğuk geçmişti benim için.Kaloriferli evime dönmek adeta cennete varmak gibiydi.Ama ne yazık ki bu seferde kombim bozuktu.Kombi tamircisini aramak için telefonumun şarjı yoktu.Şarj cihazım Denizli'de kalmıştı.İşin daha da kötü tarafı elektrikli sobam da yoktu.Ev sahibimde kızında kalıyor.Bende ev sahibimin eltilerine gittim.Biri şarj cihazı buldu diğeri kombi tamircisini çağırdı.Ama ne yazık ki bitmedi talihsizlik bu defada sabah taksi parası verdiğim için kombi tamircisine verecek yeterli nakit param yok.Ev sahibimin kaynından borç aldım.

Bütün bunların sonucunda da gribal enfeksiyonları süper bir şekilde kapmış oldum.Hasta yatıyorum bir kaç gündür.Tüm bu olanların içinde hiç mi yok güzel anın diye soracak olursanız...Genelde bir hafta önce ya da sonra doğum günümü kutlama alışkanlığı edinmiş ailemin, doğum günümü, tam gününde hemde pasta alarak kutlamasıydı herhalde.

Böylece 15 gün bitti.Dinlenemeden başladım eğitim öğretime.
2005 yılından beri ailemden ayrı yaşadığım içinde sürekli aile ortamında 1 haftadan fazla durmak iletişimin gerilmesine neden oluyor bende.Uzaktan özlenmek en iyisi....kısa sürelik ziyaretinde insanları seni yerlere göklere sığdıramıyorlar ...Neyse ki çalışarak evimin rahatı içinde yaşamak benim için en büyük huzur kaynağı.