İnsanlar neden bu kadar duygusuz? Ya da onlara vurdumduymaz demek daha doğru olur sanırım.Son zamanlarda anladığım bir şey varsa o da bir çok insanın "Empati" kurmaktan kaçınarak yaşadığı.İnsanlar, karşısındaki insanlar için empati kurmazsa daha sorunsuz yaşayabileceğini düşünüyor.Siz ne kadar karşısınızdaki insana kendinizi, kendi derdinizi, onun ile olan derdinizi anlatmaya çalışırsanız çalışın o kişi olaya sadece kendi taktığı at gözlükleri ile bakabiliyor.Bundan da çıkartabileceğimiz sonuç son zamanlarda insanlarda empatisizlik hastalığının moda olduğudur."Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" modunda takılmak işlerine geliyor.
Bu hastalık yabancı insanlarda olduğu zaman bir nebze olsun katlanılabilir oluyor.Ne de olsa o yabancı kişilikler sizin hayatınızda tam anlamıyla yer eden şahsiyetler değil.Fakat yanıbaşınızda her gün, her zaman gördüğünüz, birlikte yaşadığınız veya en yakın dostunuz ise durum katlanılmaz oluyor.Can Yücel'in de dediği gibi " …bir insanı herhangi biri kırabilir ama birtek en çok sevdiği acıtırmış. " aynen durum bu noktaya geliyor.Acı çeken, yalnız kalan, hatta tek başına ağlayan taraf siz oluyorsunuz.Karşı tarafta sizin bu üzüntünüzü bu yakalanmış olduğu hastalık sebebiyle görmezden gelirken ,sizin yapabileceğiniz tek şey bu ahval ve şerait içinde dahi metanet göstermekten başka bir şey değildir.Dikkat edin metanet göstereyim derken bu hastalığa yakalanma kolaylığını gösterenlerde olmuyor değil.
Ben kendimi bu hastalığa yakalanmış olan insanlardan korumak için bazen karantina altına alıyorum.Şimdi diyeceksiniz ki "iyide sen hasta değilsin ki kendini neden karantina altına alıyorsun?" Evet biliyorum ben hasta değilim ama etrafımda o kadar çok hasta insan var ki onları karantina altına alıp iyileştirmeyi becerebileceğimi zannetmiyorum.Tek ironik çözüm kendinizi karantina altına almak oluyor ne yazık ki.
Ben karantina altında durumu stabilize etmeye çalışırken sizleri Can Yücel'in şu dizeleri ile baş başa bırakıyorum...
Bu hastalık yabancı insanlarda olduğu zaman bir nebze olsun katlanılabilir oluyor.Ne de olsa o yabancı kişilikler sizin hayatınızda tam anlamıyla yer eden şahsiyetler değil.Fakat yanıbaşınızda her gün, her zaman gördüğünüz, birlikte yaşadığınız veya en yakın dostunuz ise durum katlanılmaz oluyor.Can Yücel'in de dediği gibi " …bir insanı herhangi biri kırabilir ama birtek en çok sevdiği acıtırmış. " aynen durum bu noktaya geliyor.Acı çeken, yalnız kalan, hatta tek başına ağlayan taraf siz oluyorsunuz.Karşı tarafta sizin bu üzüntünüzü bu yakalanmış olduğu hastalık sebebiyle görmezden gelirken ,sizin yapabileceğiniz tek şey bu ahval ve şerait içinde dahi metanet göstermekten başka bir şey değildir.Dikkat edin metanet göstereyim derken bu hastalığa yakalanma kolaylığını gösterenlerde olmuyor değil.
Ben kendimi bu hastalığa yakalanmış olan insanlardan korumak için bazen karantina altına alıyorum.Şimdi diyeceksiniz ki "iyide sen hasta değilsin ki kendini neden karantina altına alıyorsun?" Evet biliyorum ben hasta değilim ama etrafımda o kadar çok hasta insan var ki onları karantina altına alıp iyileştirmeyi becerebileceğimi zannetmiyorum.Tek ironik çözüm kendinizi karantina altına almak oluyor ne yazık ki.
Ben karantina altında durumu stabilize etmeye çalışırken sizleri Can Yücel'in şu dizeleri ile baş başa bırakıyorum...
" İnsanlar vardır; çeşit çeşit, tip tip.
Her biri başka bir karaktere sahip.
Görmeli, incelemeli, doğruyu bulmalı.
Her şeyden önemlisi insan, insan olmalı… "